Yaşanan gelişmenin KKTC ve Türkiye açısından olumlu değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, Hürriyet'ten Salim Uzun imzalı habere göre, mülk talepleri için 2004 yılında taşınmaz mal komisyonu kurulduğunu hatırlatarak şöyle devam etti:
“2004 yılında adada taşınmaz mal komisyonu kurdurarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bunu iç hukuk yolu olarak tanımasını sağladık. Bu komisyonda kuzeyde, güneyde malı kalanlar satmak isterse satıyor, değerini alıyor. Türk kullanıyorsa hesaplanıyor, değeri ödeniyor.
ENVANTER HAZIRLANDI
Kapalı Maraş’ı açarken ‘Burada Türklerin, Rumların, 3’üncü ülke vatandaşlarının, vakıfların, Birleşik Krallık Kraliyet Ailesi’nin malı mülkü var’ dedik. Burada hangi mal kime ait diye envanter çalışması da yapıldı. Ve dedik ki ‘Gelsinler, kendi mülklerini KKTC yönetimi altında kullansınlar’. Ayrıca taşınmaz mal komisyonu aracılığı ile ‘İsteyen malını satabilir’ dedik.
SİYASİ OLARAK KÂRIMIZA
Şu çok net: Rum vatandaşları bu mallarını kullanmak istiyor. Ama Rum yönetimi bunu engellemeye çalışıyor. Bunu gören Rum vatandaşları da mülklerini satma kararı aldı. Aslında biz KKTC ve kendi vatandaşlarımızı teşvik ediyoruz. ‘Satmak isteyen olursa bunu almanızda fayda var’ diyoruz.
Bu malların Türklerin eline geçmesi son derece önemli bir adım. Bu siyasi olarak da kârımıza bir durum. Bu, politikamızı Rum yönetimi ve Avrupa Birliği eleştirse de Rum halkının desteklediğini gösteriyor.”